Tanju Okan, Türk müziğinin unutulmaz isimlerinden biri olarak 1960’lı ve 70’li yıllarda sahnelerde fırtınalar estirdi. 27 Ağustos 1938’de İzmir’de doğan sanatçı, güçlü sesi ve benzersiz yorumlarıyla kısa sürede müzik dünyasında kendine özgü bir yer edindi. Sanat hayatına tiyatro eğitimiyle başladı ve bir süre Avrupa’da müzik eğitimi aldıktan sonra Türkiye’ye döndü. Sahnedeki ilk adımlarını caz ve hafif müzikle attı. Ancak onu halkın gönlünde ölümsüz kılan, hisleri iliklere işleyen şarkıları oldu. “Kadınım”, “Öyle Sarhoş Olsam Ki”, “Hasret” ve “Dostlarım” gibi eserlerle duyguların tercümanı oldu. Her bir şarkısında hayatın içinden, sahici bir adam konuştu. Tanju Okan sadece bir ses değil, aynı zamanda bir duyguydu. Onun sesi, bir balkonda içilen yalnızlığın, kırık bir piyano tuşunda kalan özlemin yankısıydı. Melankoliyi, neşeyi, isyanı ve hüznü tek bir yorumda birleştirebilen ender sanatçılardandı. “Ah Bir Zengin Olsam” şarkısıyla sistem eleştirisini mizahla harmanladı, “Dostlarım” ile kadehlerde dertleşti. Özellikle “Öyle Sarhoş Olsam Ki” adlı şarkısıyla gönüllere kazındı; bu şarkı adeta onun ruh hâlinin ve içsel yalnızlığının dışavurumu oldu. Sinema dünyasında da iz bıraktı. “Deniz ve Mehtap” gibi filmlerde hem oyunculuğunu hem de müzikal yeteneğini sergiledi. Tanju Okan için hayat sahnesi bir film platosuydu; kimi zaman Frank Sinatra’nın gölgesinde, kimi zaman Urla sokaklarında yürüdü. Avrupa sahnelerine uzanacakken, kader onu başka bir rotaya sürükledi. Fransa hayali gerçekleşmedi ama Türkiye onu hiçbir zaman unutmadı. 1970’li yıllar Tanju Okan’ın altın dönemi oldu. Ancak sahnelerin ışıltısından uzaklaştığında, Urla’da mütevazı bir yaşamı tercih etti. Şöhretin peşinden koşmadı; ona bir sigara, bir kadeh ve eski bir şarkı yeterdi. Sade hayatı, onun sanatına da yansıdı. Abartıdan uzak, yalın ama etkileyici bir tarzı vardı. Müziğiyle milyonlara ulaşırken, hayatı kendi bildiği gibi yaşadı. 23 Mayıs 1996’da aramızdan ayrılan Tanju Okan, ardından silinmeyecek izler bıraktı. Şarkıları hâlâ gramofonlarda çalıyor, adı parklarda yaşatılıyor, sesi ise kalplerde yankılanıyor. Onun gibi bir ses, onun gibi bir yorumcu Türk müziğine bir daha gelmedi. Tanju Okan, hem bir müzik efsanesi hem de duyguların sesi olarak hafızalarda yaşamaya devam ediyor.