Davut Sularî, gerçek adıyla Davut Ağbaba, 1925 yılında Erzincan’ın Tercan ilçesine bağlı Çayırlı bucağında dünyaya gelmiştir. Veli ve Cezayir çiftinin beş çocuğundan biri olan Sularî, Kaltukzadeler ailesine mensup olup, dedesi Kaltık Mehmet Ağa da bir tasavvuf şairidir. Aşık olma tutkusunu ve şiir söyleme, saz çalma yeteneğini dedesinden almış, küçük yaşlardan itibaren Türk halk müziği geleneğine büyük katkılarda bulunmuştur. Sularî, "Serhat Âşık", "Kemâli", "Sümmanî", "Selâmî" gibi mahlaslarla başladığı sanat hayatında en sonunda "Sularî" mahlasında karar kılmıştır. Davut Sularî, 17 yaşında aşıklık geleneğine adım atmış ve Doğu Anadolu'da asırlardır dilden dile anlatılan efsaneleri şiirleştirip, sazıyla söyleyerek dost meclislerinde dinleyicilere sunmuştur. Ayrıca, Konya Aşıklar Bayramı’nın oluşumunda önemli rol oynamıştır. TRT Radyoları'nda bölge sanatçısı olarak çalışan Sularî, aynı zamanda Zaza kimliğine sahip olduğunu ve Türkçe dışında Arapça, Farsça, Almanca ve Fransızca dillerine hakim olduğunu ifade etmiştir. Zazaca eserler de veren sanatçı, tüm ömrünü âşıklık geleneğine sadık kalarak geçirmiştir. Davut Sularî, sanatını aşıklık meclislerinde icra etmeye devam etmiş ve Türk halk müziğine önemli eserler kazandırmıştır. Birçok ünlü sanatçı onun eserlerini seslendirmiş ve etkisiyle şekillenmişlerdir. Aşık Beyhani, Aşık Celali, Mahzuni ŞERİF gibi büyük isimler, Davut Sularî’den etkilenmiş; Ali Ekber ÇİÇEK, Arif SAĞ, Belkıs AKKALE gibi sanatçılar ise onun eserlerini seslendirmiştir. Aşıkların kahvesinde düzenlenen bir fasıl sırasında rahatsızlanarak hayatını kaybeden Davut Sularî, Çayırlı ilçesindeki aile mezarlığına defnedilmiştir. Davut Sularî'nin kızı Edibe Sulari, 2 Temmuz 1993’te Sivas Katliamı sırasında Madımak Oteli'nde yakılarak yaşamını yitirmiştir. Sularî'nin ölümünün ardından, halk müziği dünyasında bıraktığı izler ve katkıları, onu unutulmaz bir isim yapmıştır.