Hümeyra, 1947 yılında, Ankara Hukuk Fakültesi dekanı Muvaffak Akbay ile 4 dil bilen Malike Hanım’ın kızı olarak Ankara‘da dünyaya geldi. Avusturyalı mürebbiyesinin katı kurallarıyla büyüdü. 5 yaşındayken bale eğitimi almaya başladı. İlkokula Ankara Koleji’nde başlar ama 10 yaşındayken babasını kaybedince annesiyle İstanbul‘a taşınırlar. Liseyi Londra‘da dayısının yanında okur. Gitar çalıp beste yapmaya şarkı söylemeye başlar. 18 yaşında İstanbul’a döner. İstanbul Ekspres gazetesinin Cemiyet ve Beyoğlu muhabiri olarak iş hayatına başlar. Melodi Plak şirketinde plak kapaklarının tasarımlarını yapan bir grafiker olarak çalışmaya başlayan Hümeyra, şirkette çalıştığı bir günün sonunda rahatlamak için gitarıyla çaldığı ve seslendirdiği, kendi bestesi olan Olmasaydı adlı şarkıyı tesadüfen dinleyen patronu tarafından keşfedildi. Yıl 1969, Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa, şarkıcının çıkarttığı ilk plak oldu; bunu Altın Plak ödülü sahibi olan Kördüğüm ve Sessiz Gemi takip etti. 1977 yılında çıkarttığı ilk albümü Anlatamıyorum‘un sonrasında ise o artık Türkiye‘nin ilk gerçek pop starı olarak anılıyordu. Emel SAYIN‘ın astsolistliğinde Villa Zarif’te, Gönül YAZAR ve bir süre sonra da Sevim Çağlayan‘ın astsolistliğinde de ‘Bebek Belediye’de sahneye çıkar. Albümler birbirini kovalarken, Hümeyra tiyatro ve sinema ile de ilgilenmeye başlar. 1980 yılında Atıf YILMAZ‘ın yönettiği Talihli Amele ile başlayan sinema macerası, Ömer KAVUR‘un unutulmaz eseri Kırık Bir Aşk Hikayesi ve gene Atıf Yılmaz imzası taşıyan Asiye Nasıl Kurtulur? ile devam eder. 90’lı yılların ortalarında uzun bir süre ekranlardan kaybolan Hümeyra, 2000‘li yıllarda sitcom dizisi Avrupa Yakası ve Çağan IRMAK‘ın yönettiği drama filmi Babam ve Oğlum ile ekranlara başarılı bir dönüş yapar. Kendisi ile daha önce tanışmamış olan genç kuşaklar ile etkileşime geçmiş olmaktan her zaman mutlu olduğunu söyleyen başarılı oyuncu, Babam ve Oğlum’un ardından Kabuslar Evi ve Ulak adlı iki sinema filminde daha Çağan Irmak ile çalışır.