Said Nursî, 1878 yılında doğmuş bir Kürt İslam âlimi, müfessir ve yazardır. Birinci Dünya Savaşı'nın Kafkasya Cephesi'nde milis alay kumandanlığı yapmıştır. İslam üzerine yazdığı ve 300 kadar ayeti tefsir ettiği Risale-i Nur isimli eserin yazarıdır. Bu eser, 50'den fazla dile çevrilmiştir. İstanbul'a gelerek Sultan II. Abdülhamid ile görüşme girişimlerinde bulunan Nursî, Medresetü'z-Zehra projesini detaylı şekilde anlatarak Sultan Reşad'dan kabul görmüştür. Bu proje için Van Valiliğine ödenek gönderilmiştir. Osmanlı dönemi medrese geleneğine uygun olarak ilmî münazaralara katılan Nursî, bu platformlarda gösterdiği başarılarla tanınmıştır. Ayrıca çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yazmış ve Marifet ve İttihad-ı Ekrad isimli bir gazete çıkarma girişiminde bulunmuştur. Meşrutiyet taraftarı olan Nursî, bu yönetim biçiminin dine aykırı olmadığını vurgulamış ve düşüncelerini "Münazarat" isimli eserde kitaplaştırmıştır. 31 Mart Vakası'nda isyanın bastırılması için çaba gösteren Nursî, sonrasında Divan-ı Harbi Örfi mahkemesinde yargılanarak beraat etmiştir. Evkaf Nezaretine bağlı Horhor Medresesi'nde talebe okutmaya başlayan Nursî, I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Alay Müftüsü olarak orduya katılmış ve daha sonra Enver Paşa tarafından gönüllü milis alayı kumandanı olarak görevlendirilmiştir. Kafkas Cephesi'nde mücadele ederken yaralanmış ve esir düşmüştür. Hilal-i Ahdar Cemiyeti toplantılarına katılan Nursî, Yeşilay'ın kurucu üyesidir. Kendi hayatını "Eski Said" ve "Yeni Said" olarak ikiye ayıran Nursî, Ankara'da bulduğu atmosferi istediği gibi bulamayarak Van'a dönüp inzivaya çekilmiştir. Bu dönemde sosyal ve siyasî meselelerden uzaklaşarak imanın kuvvetlenmesini ön planda tutmuştur. Cumhuriyet idaresi tarafından uzun yıllar sürgün, gözetim ve hapis cezasına çarptırılmıştır. Risale-i Nur külliyatının büyük çoğunluğu bu süreçte yazılmıştır.