Cüneyt Gökçer, 2 Şubat 1920'de Malatya'da doğdu ve 23 Aralık 2009'da Ankara'da solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Türk sinema ve tiyatro dünyasının önemli isimlerinden biriydi. Sanat kariyerine heyecanla başlamış olsa da ailesi başlangıçta onun tiyatro tutkusuna karşı çıkmıştı. Ancak Cüneyt Gökçer, Ankara Halkevi Temsil Koluna üye olarak adım attı ve burada gösterdiği performanslarla dikkatleri üzerine çekti. 1936'da bir Türk yazarının piyesinde ilk başrolünü oynadı. Konservatuvara girmek isteyen ancak rahatsızlığı nedeniyle sınava katılamayan Gökçer, bir hafta sonra iki parça hazırlayarak sınavı geçti. Mezuniyetinin ardından II. Dünya Savaşı'nın Avrupa'da yoğunlaşmasıyla Almanya'da Hitler rejiminin sanatı baskı altına almasıyla birçok sanatçı ülkeyi terk etti. Bu dönemde Cüneyt Gökçer, Carl Ebert gibi ünlü isimlerin derslerine katılarak yönlendirmelerini ve deneyimlerini takip etti. Muhsin ERTUĞRUL'un Devlet Tiyatrosu genel müdürlüğüne atanmasının ardından, Gökçer yönetmenlik ve oyunculuk kariyerinde olgunlaşmaya başladı. 1958'de yaş haddinden dolayı boşalan genel müdürlük koltuğuna atanan Gökçer, bu görevi 1983'e kadar yürüttü. Görev süresinde, repertuvar politikasını şekillendirirken hem Batı Tiyatrosunun başyapıtlarını sahneledi hem de Türk tiyatro eserlerine daha fazla yer verilmesini sağladı. Devlet Tiyatrosu genel müdürlüğü sırasında opera ve bale sanatlarının gelişmesi için çaba harcadı. Ayrıca, yerli oyun yazarlarını teşvik ederek Refik ERDURAN, Cahit ATAY, Yaşar KEMAL gibi isimlerin eserlerini seyirciyle buluşturdu. 1983'te genel müdürlük görevinden ayrılan Gökçer, "Ben her şeyden önce sanatkârım, rejisörüm, aktörüm. Sanatıma devam edeceğim." diyerek sanat hayatına tiyatro bölüm başkanlığı ve öğretim üyeliği yaparak devam etti. 1998'de Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü'nün kuruluş çalışmalarına liderlik etti ve burada eğitim vermeye başladı. Cüneyt Gökçer'in sanat yaşamı, genel müdürlük görevi sırasında Türk tiyatrosunun gelişmesine ve yerli eserlerin sahnelenmesine odaklanmasıyla önemli bir dönüm noktasıydı. Aynı zamanda opera ve bale sanatlarının gelişimine de katkıda bulunarak Türk sahne sanatlarının çeşitliliğini artırdı. Gökçer'in tiyatro oyunlarındaki performansları ve yönettiği oyunlar arasında geniş bir repertuar bulunuyor. Ödüllerle de taçlandırılan kariyeri, Türk tiyatro ve sahne sanatlarının gelişimi üzerinde derin bir etki bıraktı. Oyunculuk ve yönetmenlikteki ustalığı, Türk sahne sanatlarının zenginleşmesine büyük katkılarda bulundu.